1)Hakaret Suçu

Türk Dil Kurumu sözlüğünde: Hakaret; onur kırma, onura dokunma, küçültücü söz ve davranış; sövme, sövgü, küfretme, namus, onur ve kişiliğe yapılan her türlü saldırı; tahkir, aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma; aşağılama, istihkar ve tenzil; tezyif ise bir şeyi değersiz, adi, bayağı, aşağılık göstermeye çalışma, küçültmek isteme, alay etme ve eğlenme olarak açıklanmıştır.

Genel olarak “tahkir, hakaret, aşağılama ve tezyif” kavramlarının suç unsuru haline getirildiği normları şöyle sıralayabiliriz:

         

   (a)- Hakaret

  • Genel hakaret suçu: TCK 125 
  • Ölünün hatırasına hakaret suçu: TCK 130/1
  • Cumhurbaşkanına hakaret suçu: TCK 299
  • Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret veya sövme suçu: 5816 sayılı Kanun 1.madde

        

   (b)- Tahkir

  • Ölenin ceset ve kemiklerini tahkir: TCK 130/2
  • Mabetlere, mezarlara ve eklentilerini tahkir suçu: TCK 153
  • Çekili yabancı devlet bayrağını veya egemenlik sembolünü tahkir suçu : TCK 341/1

          

  (c)- Aşağılama

  • Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama suçu: TCK 216/2
  • Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama suçu: TCK 216/3
  • Türk Bayrağını yırtma, yakma veya başkaca aşağılama suçu: TCK 300/1
  • İstiklal Marşını aşağılama suçu: TCK 300/2
  • Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılama suçu: TCK 301/1
  • Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama suçu: TCK 301/2

          

  (d)- Tezyif

  • Dini görevlinin alenen hükümet idaresini ve Devlet kanunlarını ve hükümet icraatını takbih ve tezyif suçu: TCK 219

 

2) Genel Hakaret Suçu ve Cezası

Türk Ceza Kanununun “Şerefe Karşı Suçlar” başlığı altında 125. Maddesinde düzenlenen hakaret suçunun maddi unsuru "Bir kimseye, onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut fiil veya olgu isnadı veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığına saldırı" fiilidir. Sadece kasten işlenebilen, genel kastın yeterli olduğu, seçimlik hareketli bir suç tipidir. 

Tüzel kişiler, hakaret suçunun faili olamazlar. Tüzel kişilikten sadır olan yazılı ve görsel ifadelerin "hakaret" içermesi halinde, bu yazılı ve görsel ifadeleri düzenlemek ve yayınlamakla yetkili olan gerçek kişiler suçun faili olabilir. Keza Basın Kanununda, genel yayın yönetmenlerinin, belli koşullar altında sorumlu tutulabileceği esası getirilmiştir.

Tüzel kişiler, ceza ehliyeti veya isnat kabiliyeti bulunmayan şahıslar  da dahil olmak üzere herkes bu suçun mağduru olabilir.

Hakaret suçu küçük düşürücü sözler söylemek, kişinin itibarını zedelemek, sövmek gibi fiiller ile işlenebilmektedir. Tüm bunlarla beraber kişinin engelli olması durumunda bu engeli üzerinden kişiye karşı küçük düşürücü sözler söyleyen kişiler de bu fiilleri ile hakaret suçunu işlemiş olmaktadırlar. Bu fiiller kanunda sınırlı sayıda belirtilmemiş olup somut durum ve olaya göre değişkenlik gösterebilmektedir.

Hakaret suçundan, yargılama yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, hakaret içerdiği kabul edilen sözcük, ibare, işaret ve eylemlerin, iddianamede yer almasına bağlıdır.

 Ne kadar ağır ve rahatsız edici olursa olsun, eleştiri sınırlarını aşmayan söz ve davranışlar, suçu oluşmayacaktır.

Hakaret suçunun basit hali şikayete tabii olan suçlardan olup, mağdurun kendisine hakaret edildiğini ve hakaret eden kişinin kimliğini öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayet hakkını kullanabilmektedir. Mağdur tarafından şikayet hakkının belirtilen süre kapsamında kullanılmaması durumunda şikayet hakkı düşmektedir.  Bu nedenlerle hakaretin basit haline ilişkin fiilin gerçekleştirilmesi durumunda uzlaşma müessesi uygulanacaktır. Uzlaşma sağlanamaması durumunda soruşturma ve kovuşturma işlemleri kaldığı yerden devam edecektir.

Basit hakaret suçu, hakaret suçunun temel halini ifade etmektedir. TCK 125. maddesinin ilk fıkrasında basit hakaret suçuna dair ceza öngörülmüş ve 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası olarak belirtilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının oluşması ve şahsın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi durumunda basit hakaret suçu nedeniyle hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı verilebilmektedir.

Hakaret Suçunun Cezası ise Hakaret suçunun nitelikli hallerini teşkil eden;  kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, dini inanç, ideolojik düşünce ve kanaatleri açıklayanlara ya da kişi tarafından mensup olunan dinin kabul ettiği kutsal değerlere karşı işlenmesi halinde hükmedilecek cezanın alt sınırı üç ay yerine bir yıldan aşağı olmayacaktır. Nitelikli hakaret suçu nedeniyle verilecek olan hapis cezası 1 yıldan 2 yıla kadar olacaktır.

Hakaret suçunun alenen işlenmesi durumunda ceza miktarı 1/6 oranında arttırılacaktır. Bu husus suçun basit yahut nitelikli hali nedenleri ile değişmemekle birlikte her iki halde de uygulama alanı bulacaktır.

Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen suçlar dışında kalan tüm hakaret suçlarının soruşturulması ve kovuşturulması şikayet koşuluna bağlıdır. Kamu görevlisine karşı işlenen hakaret suçu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re'sen soruşturma açılabilecektir.

Hakaret suçunun basit ve nitelikli halleri için görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir. Hakaret suçuna ilişkin yapılan kovuşturma asliye ceza mahkemeleri tarafından gerçekleştirilmektedir.

           

3) Hakaret Teşkil Edebilecek Söz Ve Davranışlar

Hakaret suçunun oluşabilmesi için mağdurunun saygınlığını hedef alması ve rencide edici nitelikte bulunması gerekmektedir. Bu duruma somut bir fiil sebep olabileceği gibi sövme içeren davranışlar da sebebiyet verebilmektedir. Bu durum her somut olayın özelliğine göre değişkenlik gösterebilmektedir. Mağdurun şahsi özellikleri gibi özellikler ile her olay kendi içerisinde değerlendirilmektedir.  Tüm bu hususlar ile birlikte hakaret suçunun oluşabilmesi için söz ve davranışların objektif şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Objektiflik kavramı burada söz ve davranışların mağdurun saygınlığını hedef aldığı ve bu saygınlığı zedeleyebilecek nitelikte olması hususunda toplanmaktadır. Hakaret suçu neticeye bağlı suçlardan olmayıp bu söz ve davranışların gerçekleştirilmesi durumunda hakaret suçu oluşmaktadır.

 

Sadece "Allah belanı versin" şeklindeki bir beddua ifadesi, rahatsız edici olmakla birlikte onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil isnadı veya sövme olmaması nedeniyle TCK'nun 125.m anlamında suç olarak kabul edilemeyecektir. Nitekim CGK 03.07.2001 gün ve 132-155 sayılı kararında da; "Allah belasını versin" sözünün Tanrısal ceza dileme ve beddua anlamında olup tahkir ve tezyif içerdiğinden söz edilemeyeceğine işaret edilmiştir. Sanığın, hırsızlık suçundan kendisini tutuklayan hakime, kararın haksız olduğu düşüncesiyle bundan sorumlu tuttuğu sorgu hakimine karşı söylediği  "Allah belanı versin” şeklindeki sözler, beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici bir söz ise de, şikâyetçi hâkimin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 16/09/2014-386 K)

   “Bırakın lan beni, sus lan, siz kimsiniz” şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı... (Yargıtay 18.Ceza Dairesi 0/09/2020-9173 K)

     "Niye karşıyoruz, ne var lan" sözünün, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığından... (Yargıtay 18.CD 08/9/2020-8806 K)

  

   "Sen kimsin lan benden kimlik soruyorsun" şeklindeki sözlerin, nezaket dışı ve kaba söz niteliğinde olup, hakaret suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı. (Yargıtay 18.CD 15/09/2020-9518 K)

 

Sanığın, kendisini odasına almak istemediğini, dilekçelerini almadığını düşündüğü mağdur hakim hakkında Adalet Bakanlığına yazdığı dilekçede geçen "ama bu 2009 yılında Aşkale'ye gelen hakim E.K. isimli hakim bir Demir Kırat devlet hakimi gibi değil, conta devlet hakimi gibi davranmaktadır" ibaresiyle, kamu görevlisine hakaret suçunun kovuşturmasında tanık olarak aleyhine ifade veren Adliye yazı işleri müdürü N.K. ve polis memuru M.C. hakkında, "yalancı şahit" olduklarını söylemekten ibaret eylemlerinin, mağdurların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, şikayet  hakkı ve nezaket sınırlarını aşan kaba sözler niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 27/11/2014-34444 K)

 

     ".... sen kim oluyorsun lan, siz bu işi kıllığına yapıyorsunuz,benim sigorta poliçemi ruhsatın arasından alıp yırtıp yokettiniz,benim kim olduğumu biliyormusunuz, ben şimdiye kadar il disiplin kurulunda hiç bir memurunuzu attırmadım,işinden etmedim, ekmeğiyle oynamadım, siz bir telefona bakıyorsunuz, bir telefonluk işiniz var, siz görürsünüz, sizinle uğraşacağım, giydiğiniz üniformayı haketmiyorsunuz, siz kim oluyorsunuz lan, sizi süründüreceğim, görüşürüz lan.." şeklindeki sözün, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı. ( Yargıtay 18. Ceza Dairesi 25/06/2020-8200 K)

 

"Sen kimsin lan oğlum. Senin kralın gelse beni kaldırıp getiremez. Sen benimle muhatap olamazsın. Ancak köy korucuları ile muhatap olursun." şeklindeki sözlerinin muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 15/10/2018-12943 K)

 

Sanığın, kendisine kimlik soran polis memurlarına kimliğinin üzerinde olmadığını söylemesi ve polislerin kimliğin üzerinde olması gerektiğini anlatmaları üzerine sarf ettiği kabul edilen "dur lan oğlum getireyim" şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinde hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 21/12/2015-13909 K)

 

Olay günü sanığın, mağdura söylediği kabul edilen "bana ... diye konuşamazsın, çok konuşma, senin yaşın kaç lan, oğlum yürü git işine lan" şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 02/06/2015-2101 K)

 

"Futbol müsabakası sırasında sahaya girmek isteyen sanığa engel olan görevli polis memuruna hitaben sanığın söylediği kabul edilen "işlem yapmazsan adam değilsin, erkeksen yaparsın" şeklindeki sözlerinin muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı (Yargıtay 18 Ceza Dairesi 21/01/2020-1789 K)

 

Söylendiği kabul edilen “adam değilsin lan” şeklindeki sözün muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, hakaret suçunun oluşmadığı. (Yargıtay 18 Ceza Dairesi 14/10/2019-14315 K)

           

Yargıtay'ın içtihatları ile beddua biçimindeki sözler hakaret olarak değerlendirilmemektedir. Ayrıca kamuoyunda siyasetçilere yönelik eleştirilerde hakaret kavramının daha geniş yorumlanması ve bu kişilerin ağır eleştiriye açık olmaları gerektiği konusunda kararları mevcuttur.

         

   4) Hakaret Suçunda Matufiyet unsuru

Matufiyetin, en azından bir sembol, isim, rumuz, ünvan, sıfat, makam, fotoğraf, karikatür, video, alıntı, yollama gibi emarelerle, mağdurun hedef alındığının HERKES TARAFINDAN anlaşılmasına yönelik, kuşkuları giderilmesi halinde gerçekleştiğinde, öğreti ve içtihatlar ittifak halindedir.

5237 sayılı TCK 126.maddesinde, “hem eylemin niteliği ve hem de mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda” herhangi bir DURAKSAMA YARATACAK HAL bulunmadığı takdirde, matufiyet unsurunun gerçekleşeceği yazılıdır.

Ceza ve ceza Yargılaması hukukunda “masumiyetin asıl olması ilkesi” haricinde bir karineye yer verilmediğinden, 5237 sayılı kanunla getirilen tanım, maddi ceza ve ceza yargılama hukukunun prensipleri ile daha uyumludur. Bu nedenlerle hakaret suçunda matufiyet unsurunun bu şartlar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Objektif bir unsur olan “duraksamanın olmaması hali” ortalama zekaya sahip bireylerin tamamı tarafından, aynı şekilde anlaşılma ve algılanma gerçeğini ifade etmektedir. Dolayısıyla, özel çaba ve ilave araştırmalarla desteklenen sistematik yorum yöntemlerine ve sübjektif çıkarımlara ihtiyaç duyulan sair durumlarda, artık duraksamanın mevcut olamayacağı, TCK 126.maddesinde açıkça belirtilmiştir. Yani, matufiyet unsuruna ait "duraksamanın varlığında veya yokluğunda rastlanacak şüphenin, sanık aleyhine yorumlanamaması, masumiyet karinesinin uygulanması" zaruretinin gereğidir.

Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır. Matufiyet unsurunun değerlendirilmesi burada önem kazanmaktadır.

    

        5) Hakaret Suçunun Nitelikli Halleri

Suçun nitelikli hallerinde hakaret suçunun cezası basit haline nazaran daha ağır şekilde düzenlenmiştir. Hakaret suçunun mağdurunun kamu görevlisi olması ve hakaretin kamu görevlilerinin görevinden dolayı yapılmış olması nedenleriyle yahut kişinin mensup olduğu dinin kutsal değerleri ile din ve inanç özgürlüğünün kullanılmasına yönelik olarak hakarette bulunulması durumunda hakaret suçunun nitelikli hali oluşacak olup kişi basit haline nazaran daha ağır bir ceza ile karşılaşabilecektir.

Mağdurun kamu görevlisi olması ve hakaretin görevinden dolayı yapılmış olması, kişinin mensup olduğu dinin kutsal değerlerine veya din özgürlüğünün kullanılmasına hakaret edilmesi hakaret suçunun nitelikli şekli olarak kabul edilmektedir.

Ayrıca kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen hakaret suçunda, ceza yarı oranında arttırılır. Ayrıca hükmedilen hapis cezası ertelenemez.

Hakaret suçunun alenen işlenmesi durumunda da verilecek olan cezada arttırıma gidilecektir. Aleniyet kavramı ile belirtilen durum fiilin herhangi bir kimse tarafından da bilineceği bir ortamda gerçekleştirilmesi halinde aleniyet unsurunun gerçekleştiği kabul edilecektir.  Bu tarz durumlarda hakaret fiilinin gerçekleştirilmesi durumunda belirli olmayan sayıda kişinin bu fiili öğrenebileceği nedenleri ile aleniyet unsurunun gerçekleştiği kabul edilebilecektir. Yani aleniyette, sayılı önceden kestirilemeyecek belirsiz kimselerin öğrenmesi amaçlanmış olmalıdır. Bu imkan ve olanağın yaratılmış olması yeterli olup ayrıca somut şu veya bu kişi tarafından duyulmuş olması koşulu aranmayacaktır.

Çok fazla kişinin duyabileceği kalabalık bir alanda bu hakaretin gerçektirilmesi, sosyal medyada yahut radyo veya televizyon yayınlarında hakaretin gerçekleştirilmesi durumunda aleniyet unsurunun gerçekleştiğinden söz edilebilecektir. Twitter, Facebook, İnstagram vb. Diğer sosyal medya mecralarında hakaret içeren fiillerde bulunulması durumunda aleniyet unsurunun gerçekleşeceği ve kişilerin hakaret fiilin basit haline nazaran daha yüksek miktarda cezalar ile karşılaşabileceği unutulmamalıdır.

 

Sanığın alacaklı vekili sıfatıyla yürüttüğü takibe konu araç hacizden dolayı gün içinde müştekiye telefonla tartıştığı sırada "...ne diyon lan oğlum" dediği, akabinde geceleyin müştekinin kullandığı cep telefonuna gönderdiği "la erkekmisin a..ck. seni top edecem. az erkek ol. nerdesin i...e. seni s...ğim yerini söyle" şeklinde mesaj gönderdiği, Sulh Ceza Mahkemesince hakaret ve tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, eyleminin, görev sırasında işlenmediği gibi, Kanunda yalnızca avukatlar tarafından yapılabilecek görev tanımı içerisinde yer almadığı ve failin avukat veya yargı görevi yapan olmasının suç tipinde kurucu unsur olarak öngörüldüğü suçlar kapsamında da bulunmadığı anlaşıldığından, soruşturma ve kovuşturma izni alınmasının gerekmediği anlaşıldığından, kesin karara karşı Av. K.'da yazılı izin prosedürünün atlandığı gerekçesine dayalı kanun yararına bozma ihbarının reddine (Yargıtay 4.Ceza Dairesi 16/04/2015-27193 K)

     

       6) Basın (yazılı ve görsel basın, internet haberciliği...), İnternet Araçları, Sosyal Medya (instagram, twitter, facebook, youtube...)  ve Diğer İletişim Araçlarıyla Hakaret Suçu

Hakaret fiili ve bu filler nedeniyle yapılan yargılamaların çoğu günümüzde sosyal medya üzerinden  gerçekleşmektedir. Yine internet ortamı, sosyal medya yahut diğer iletişim araçları (mobil arama, whatsapp, sms, e-mail vb) hakaretlerde mağdur doğrudan hedef alınmışsa ve mağdurun kendisine bu hakaret gerçekleştirilmişse huzurda hakaret suçu oluşacaktır. Ancak mağdura hakaret içeren yazı veya mesajlar bir başkasına özel olarak gönderilmiş ise burada gıyapta hakaret unusur kıyasen uygulanacaktır. Kişinin kendi sayfasında yahut sosyal medya hesaplarında hakaret unsurunu aleni bir şekilde gerçekleştirmesi durumunda ise huzurda hakaretin aleni bir şekilde gerçekleşeceği konusunda tereddüte yer yoktur.

      

      7) Hakaret suçunda İsnadı İspat Hakkı ve Hakaret Fiili

Türk Ceza Kanunu’nun 127.Maddesinde düzenlendiği üzere "isnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır." Bu düzenlemeden açıkça anlaşılacağı üzere isnadın ispatlanması şahsi cezasızlık sebebi olarak kabul edilmiştir.

     

       (2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.

            İspat hakkının kullanılması durumu için şahsi cezasızlık sebebi kabul edilmiştir. Şöyle ki; hakarete konu fiilin ispatlanması halinde kişiye ceza verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Hakarete konu fiil nedeniyle kişinin mahkumiyetinin kesinleşmesi halinde isnadın ispatlanmış sayılacağı maddenin devam eden cümlesinde hüküm altına alınmıştır. Bunun dışında isnadın ispat edilmesi her zaman mümkün olmamaktadır. Hakarete dair görülen davada, isnadın ispatı adına görülen dava bekletici mesele olarak görülerek davanın sonucu beklenmelidir. Örneğin; hırsız dediği kişinin hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı kesinleşmesi halinde suç, ispatlanmış olacağından hakaret suçu işlenmiş olmayacaktır.

Bu hal dışında isnadın ispat talebinin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararının bulunması ya da şikayetçinin ispata razı olması halinde gerçekleşebilir.

Kişinin daha önceden işlemiş olduğu suç nedeniyle hakaret edilmesi halinde kişiye hakaret suçundan ceza verilecektir.

          

  8) Hakaret Suçunda Cezayı Azaltan Yahut Cezayı Kaldıran Sebepler

   (a) Hakaretin haksız bir fiile tepki olarak gerçekleştirilmesi

TCK 129. maddesinde düzenlenen "Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir" hükmü gereğince haksız tahrik halinin özel bir hali olarak bu konu düzenlenmiştir. Ceza, tepki verilen haksız fiilinin ağırlığı nispetinde azaltılabileceği gibi tamamen de kaldırılabilecektir.

 

 Dedesinin ölümüne sinirlenen ve hastanedeki eşyalara zarar veren sanığın, doktora "o gözlüklerini kırıp sana yedireceğim, o...pu çocuğu" diyerek hakaret ve tehdit ettiği, doktorun küfretmemesi hususunda yaptığı uyarıya rağmen küfretmeye devamı üzerine, doktorun "o...pu çocuğu sensin" diye karşılık verdiği anlaşılmakla;...Doktorun, hakaret suçunu, sanığın kendisine yönelik hakaretleri ve haksız hareketleri karşısında işlediği anlaşıldığından, TCK 129/1-3.m uyarınca, ceza verilmesine yer olmadığına dair kararda... isabetsizlik bulunmadığı (Yargıtay15. Ceza Dairesi 30/09/2014-15835 K)

 

 Haksız fiil sayılan davranışın ceza kanunlarında suç olarak düzenlenmiş olması aranmaz. Hatta haksız fiilin doğrudan faile yönelmiş olması dahi gerekmez. Faili doğrudan etkilemesi muhakkak surette yakınlarına veya sair kişi ve nesnelere hedef almış olması yeterli sayılabilir. Direnme sayılan tepkinin, polis memurunun jopla vurmaya kalkışması ve “lan oğlum” hitabı üzerine gösterildiğine dair savunma karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek, hakaret suçundan TCK 129 ve görev yaptırmamak için direnme suçunda da TCK 29. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasının gerektiği (Yargıtay 18.  Ceza Dairesi 07/11/2016-17208, 12/10/2017-10822 K)

        

    (b) Suçun Kasten Yaralama Suçuna Tepki Olarak Gerçekleştirilmesi

Asgari seviyede acı duymaya yetecek bir kasten yaralama suçunun mağduru durumuna düşen kimsenin, kasten yaralama suçunun failine karşı sarf edeceği sözler, hakaret suçunu oluştursa bile ceza verilmeyecektir. Yasa koyucu, eylemlerin ağırlığına göre dengeyi gözeterek "hakaret fiilinin, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez" şeklindeki TCK 129. maddeyi ihdas etmiştir.

TCK 129.madde yalnızca kasten yaralama suçunun mağdurunun yararlanabileceği özel bir şahsi cezasızlık halidir. Kasten yaralama suçunun mağduru ile bağlantılı olan diğer kişiler yönünden yukarıda izah edilen haksız fiil nedeniyle özel tahrik ve indirim nedeni varsayılabilir.

      

     (c) Karşılıklı Hakaret Durumu

TCK 129. maddesi "hakaret suçunun karşıklık olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir" hükmünü içermektedir. Buna göre, fail, hakaret suçunu, kendisine karşı işlenen bir hakaret suçuna tepki olarak işlediği takdirde, uğradığı hakaret suçunun ağırlığı oranında cezası önemli oranda azaltılabileceği gibi ceza verilmekten de vazgeçilebilir. Hakim, takdir yetkisini, somut olayın özelliklerini gözeterek kullanacaktır.

         

   9) Gıyapta Hakaret

TCK 125. maddesinde gıyapta hakaret suçu düzenlenmiş olup bu suçun oluşabilmesi için kanun koyucu "fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerektiğini" şart koşmuştur. İhtilatın oluşması için, mağdurun bulunmadığı bir yerde, aynı anda üç kişiye veya ayrı ayrı yer ve zamanlarda toplamda üç kişiye, "mağdurun yüzüne karşı söylendiği takdirde hakaret suçuna vücut verecek söz ve hareketleri ifade etmesi halinde" gıyapta hakaret suçu gerçekleşmiş olur. Yani mağdur bu sayıya dâhil edilmez, mağdurun bulunduğu yerde zaten gıyapta hakaret söz konusu olamaz. İhtilat edilenlere, hakaret içeren ibarelerin tekrarlanması yeterlidir.

 

F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan sanığın, babası ile yaptığı, dinleme yapılan ve kaydı tutulan konuşma içeriğinde, hakaret içeren ibarelere rastladığına dair tutanak üzerine açılan dava neticesinde mahkumiyet kararı verilmiş ise de, "konuşmaların kayıt altına alınma amacı, kayıt altına alınma şekli, dinleme ve inceleme yapan görevlilerin sayı ve niteliği belirlenip ihtilat unsurunun ne şekilde oluştuğu tartışılmadan" mahkûmiyet kararı verilmesi (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 15/05/2013-12736 K)

 

Sanığın, katılanı telefonla arayarak söylediği "eşin birbuçuk sene altıma yattı, ondan sonra çekip gitti, bana evlat acısı gibi koydu, eşin neden köye gelmiyor, ardından sinkaf edeceğini bildiği için köye gelmiyor" şeklindeki sözlerinin katılan ... yönelik olduğu, hakaretin katılanın eşini de hedef aldığı kabul edilse dahi, müştekinin yokluğunda gerçekleştiğinden ihtilat unsurunun oluşmadığı, buna göre TCK 43/2 maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı... (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 26/12/2013-33921 K)

 

Sanığın, telefonla konuştuğu tanığa, katılanı kastedederek “O şerefsiz, adamı nereden buldunuz, adi adamla çalışılmaz,  sahtekar adam..” şeklinde hakaret ettiği kabul edilse bile , doğrudan katılanı aramadığı, katılanın orada olup  bu sözleri duymasını öngöremeyeceği, tanık beyanlarına göre de tanığın telefonu kapattıktan sonra hakaret içerikli sözleri katılana naklettiğinin anlaşılması karşısında, ihtilat unsurunun gerçekleşmediği .(Yargıtay 2.  Ceza Dairesi 02/12/2013-28421 K)

 İhtilat için, ihtilatı sağlayan kişilerin aynı yerde bulunması şart değildir. Söz gelimi, "telekonferas vb yöntemle de" farklı mekanlardaki kişilerle ihtilat olanaklıdır.

           

10) (Ölmüş) Kişinin Hatırasına Hakaret

Hukuken şahıs kimliğini kaybederek, ölü haline gelen insanlar, hakaret suçunun mağduru olamazlar. Kişilik kavramı ölümle birlikte son bulur. Bu durumda TCK 130. maddesinde "Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır." şeklinde özel olarak düzenlenen, kişinin hatırasına hakaret suçu vücut bulabilir.  Korunan değer, esasında  ölünün yakınlarının saygınlığıdır.  Ölünün hatırasına hakaret fiilinin cezalandırılabilmesi için suçun en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmiş olması koşulu aranmıştır. Ayrıca yine alenen işlenmesi durumunda verilen ceza miktarının arttırılacağı belirtilmiştir.

           

11) Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ve Cezası

Cumhurbaşkanına hakaret suçu hakaret suçundan farklı bölümde ve özel surette düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun kovuşturulması Adalet Bakanlığının iznine bağlıdır.

Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesinde belirtildiği şekilde Cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası basit ve nitelikli hakaret fiillerine ilişkin cezalardan daha yüksek sınırlar dahilinde belirlenmiştir.  Cumhurbaşknaına hakaret eden kişinin bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda biri oranında arttırılacağı yine aynı maddede kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası, koşullarını taşıdığı takdirde, adli para cezasına çevrilebilir, ertelenebilir veya sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

AV. ÖMER FARUK EROL